Tunceli'de teröristler tarafından CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün kaçırılmasının ardından ortam epey karışmıştı. 2-3 gün sonra serbest bırakılan ve basın açıklaması yapan Aygün, çarpıcı açıklamalarıyla bu sefer kendisi ortalığı karıştırdı ve herkesi şoke etti. Dinledim ve kendi kendime dediğim cümle Hüseyin aygün gerçekten kaçırıldı mı yoksa kaçtı mı?
Çünkü kaçırıldığını bilmesek, ziyarete gitmiş gibi bir havası vardı. Biz PKK'nın bir milletvekilini kaçırarak propaganda yaptığını düşünürken, bir baktık Aygün PKK'nın propagandasını yapıyor.
Bir yandan da aklıma acaba CHP mi bir tezgah yaptı diye de gelmedi değil... Malum CHP, Atatürk'ün kurduğu parti ve sahip olduğu vasıflardan çok önce sıyrılmıştı. Atamızın kemikleri CHP'nin son durumu için sızlıyordur o da ayrı bir konu... Geçmişi aydınlık bir partinin milletvekilinden, terörle ilgili sözleri ve yaptığı açıklamalar hiç yakışmadı. Bu açıklamaları duyduktan sonra halk sorar tabi hani CHP'nin terörle mücadelesi? Hani Atatürkçü düşünce? Hani CHP'nin vizyonu bunlar nerde kaldı?
Eli silahlı, kana susamış canileri bize normal bir şeymiş gibi sempatik göstermeye kimse kalkışamaz. Şehit haberleriyle içi kan ağlayan, teröre nefret kusan bir toplum bunlara kanmaz.
Bakalım bu oyunun perde arkası da en kısa zamanda ortaya çıkacaktır. Şimdilik kafalarda soru işaretleri ile bekleyip göreceğiz...
Kimi sayın Öcalan der kimi de PKK'lılar için saygılı çocuklar der. Ama mehmetçiklerimize gelince birkaç mehmetçik için meclis mi toplanır derler! Hangi birine kızalım hangi birine laf söyleyelim. Meclis almış başını gidiyor sonumuz hayır olsun...
14 Ağustos 2012 Salı
Suriye, İran ve Türkiye Bermuda Üçgeni
Ortadoğu gerilimi dozunu giderek artırmakta… Suriye’deki olaylar konusunda Türkiye’yi suçlayacı açıklamalar yapan İran, Türkiye’yi hedef aldı. Türkiye’nin Suriye politikasını eleştiren İran Genelkurmay Başkanı, çok sert uyarılarda bulunarak bir nevi tehdit savurdu.
İran ile Türkiye arasında yaşanan gerginlik ve gizli rekabet, İran Genelkurmay Başkanı Firuzabadi'nin 'Böyle giderse Suriye'den sonra sıra Türkiye'ye gelecek' açıklamasıyla bu gerginlik zirve yaptı. Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar'ı, El-Kaide benzeri bir terörizmin yayılması konusunda uyardığını da dile getirdi. Ayrıca Suriye’de kaçırılan İran vatandaşlarının can güvenliğinden Türkiye’yi sorumlu tuttuğunu da ekledi.
Bu kızışmanın resmi, bize ‘Ortadoğu bölgesi yeniden mi şekilleniyor’ sorusunu beraberinde getirdi. Çünkü İran ve Türkiye, Ortadoğu’nun temel direkleridir. Bu iki ülke arasındaki tırmanan gerilimin sonucu ne Türkiye’ye ne de İran’a bir fayda sağlar. Bundan açık bir şekilde yararlanan ABD ve İsrail olacaktır. Devam eden sürtüşme Amerika’nın hedefleri doğrultusunda hareket ettikleri profilinden başka bir şey ortaya koymaz.
Peki İran neden Suriye rejimine destek verdi? Neden Türkiye’ye bu kadar ateş püskürdü?
İran’nın temel korkusu; Suriye rejiminin yıkılması dahilinde sıra onlara geleceği endişesi ve diğer yandan da Suriye üzerinden Hizbullahı destekleyemeyecek olmasıdır. Bu sebeple Türkiye’yi açık açık tehdit etti. Can alıcı noktadan vurmak isteyen İran, kozunu PKK terör örgütüyle oynamak istedi. Destek verdiği yüksek sesle söylenmese de bilinen bu durum, su yüzüne çıktı. Birleşmiş Milletlerde İran’ın nükleer enerji programına onay veren iki ülkeden biri olan Türkiye’ye resmen sırtını dönmüş oldu.
Türkiye’nin bundan sonraki hamlesi ise çok önemli. Bu problem daha fazla büyümeden tatlıya bağlanmalı, yoksa dış politikadaki mevzular iç politikayı bayağı bir zorlayacağa benziyor. İlk patlağını ise karşılıklı ülke vatandaşlarının vizesiz olarak seyahatini sağlayan uygulamayı 5-31 Ağustos arasında kaldırdığını açıkladı...
İran ile Türkiye arasında yaşanan gerginlik ve gizli rekabet, İran Genelkurmay Başkanı Firuzabadi'nin 'Böyle giderse Suriye'den sonra sıra Türkiye'ye gelecek' açıklamasıyla bu gerginlik zirve yaptı. Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar'ı, El-Kaide benzeri bir terörizmin yayılması konusunda uyardığını da dile getirdi. Ayrıca Suriye’de kaçırılan İran vatandaşlarının can güvenliğinden Türkiye’yi sorumlu tuttuğunu da ekledi.
Bu kızışmanın resmi, bize ‘Ortadoğu bölgesi yeniden mi şekilleniyor’ sorusunu beraberinde getirdi. Çünkü İran ve Türkiye, Ortadoğu’nun temel direkleridir. Bu iki ülke arasındaki tırmanan gerilimin sonucu ne Türkiye’ye ne de İran’a bir fayda sağlar. Bundan açık bir şekilde yararlanan ABD ve İsrail olacaktır. Devam eden sürtüşme Amerika’nın hedefleri doğrultusunda hareket ettikleri profilinden başka bir şey ortaya koymaz.
Peki İran neden Suriye rejimine destek verdi? Neden Türkiye’ye bu kadar ateş püskürdü?
İran’nın temel korkusu; Suriye rejiminin yıkılması dahilinde sıra onlara geleceği endişesi ve diğer yandan da Suriye üzerinden Hizbullahı destekleyemeyecek olmasıdır. Bu sebeple Türkiye’yi açık açık tehdit etti. Can alıcı noktadan vurmak isteyen İran, kozunu PKK terör örgütüyle oynamak istedi. Destek verdiği yüksek sesle söylenmese de bilinen bu durum, su yüzüne çıktı. Birleşmiş Milletlerde İran’ın nükleer enerji programına onay veren iki ülkeden biri olan Türkiye’ye resmen sırtını dönmüş oldu.
Türkiye’nin bundan sonraki hamlesi ise çok önemli. Bu problem daha fazla büyümeden tatlıya bağlanmalı, yoksa dış politikadaki mevzular iç politikayı bayağı bir zorlayacağa benziyor. İlk patlağını ise karşılıklı ülke vatandaşlarının vizesiz olarak seyahatini sağlayan uygulamayı 5-31 Ağustos arasında kaldırdığını açıkladı...
Kuzey Suriye Kürt yapılanmasında Türkiye'nin durumu
Suriye’deki iç karışıklık ve yaşanan gelişmeler gündemde sıcaklığını korumaya devam etmekte. Suriye yönetimi meşruluğunu ve denetimini kaybettiği için doğal olarak şuan bölgede merkezi bir otorite yok. Merkezi otoritenin kaybı Kuzey Suriye’de boş bir meydan yarattı. Bu bölge politik ortam gereğince de PKK ve dış güçler destekli bir alan olarak ele geçirildi. PKK eğilimli olan bölge, provokatif oyunlara imkan sağlayacak ortam doğurdu.
İşte bu noktada Suriye’deki karışıklığı fırsat bilip Kuzey toprakları ele geçirme yolunda olan PKK, birleşme planlarını hedeflemeye çalışmaktadır. Türkiye, Suriye rejimine karşı çıkarken bu konuda stratejik hata yaptı. Suriye Kürtlerinin PKK ile birleşmesi olanağını ellerine verdi. Çünkü olayların bu raddeye varacağını tahmin edemedi, hesaplayamadı. Suriye yanlıları ve muhalifler dişe diş kana kan savaşırken PKK, Kuzey Suriye’yi ele geçirdi. Karışıklıklardan nemalanan Kürtler tek bir kan bile dökmeden o topraklarda yerleşke kurdu.
Bir de buna Barzani’nin Kuzey Irak’ta terörist olarak yetiştirdiği Suriyeliler de eklenince ortaya daha farklı sonuçlar çıktı. Acaba bir Kürt devleti mi kuruluyor sorularını beraberinde getirdi. Kürtlerin Suriye’nin kuzeyine yerleşmeleri Türkiye için bir tehdit oluşturdu. Keza bu bölgede PKK bayrağı dikmeleri bunun en büyük göstergesiydi.
Tabi Kuzey Suriye Kürt toplanması, Kürtlere karşı olunduğundan değil, Suriye’nin kuzeyinde PKK’yla ilgili bir ayaklanmanın ve birleşmenin olmasına karşı olmaktır.İktidar ve yetkilileri bundan kaygı duydukları için açıklama yapma gereği duydular. Böyle bir yapılanmaya asla izin vermeyeceklerini defalarca belirttiler.
Esad’ın da Türkiye planları bir nevi yerine oturmaktadır. Esad rejimi, bu birleşmenin önünü açarak Türkiye için tehdit oluşturdu. Bizim PKK ile uğraşmamız, mücadele vermemiz onun da işine geldi. En son Esad’ın sağ kolu olan subayın Türkiye’ye gelmesi Esad’ı biraz daha hırslandırmıştı. Suriye’deki pozisyon, ülkemizde devam eden Kürt meselesiyle ilgili tartışmalarla etkileşim halinde. Bu sebeple Türkiye sınırındaki Şemdinli’de vatandaşlarımızın içine sızıp kışkırtmaya yönelik hareketler son günlerde iyice arttı. Suriye, çamurunu Türkiye’ye sıçrattı.
Yukarıda Barzani’nin Suriye Kürtlerini terörist olarak yetiştirip bölgeye yollamasından bahsetmiştim tekrar bu konuya, Barzani’nin ikili oynadığına değinmek istiyorum. Barzani’nin tıpkı babası gibi izlediği yol, Türkiye’yi arkadan vurmasıdır. Barzani’nin bir anda PKK’yla iş birliği yapması, PKK’yı desteklemesi Türkiye’yi bir kez daha hayal kırıklığına uğratmıştır.
Özetle; Türkiye birtakım karışıklıklara tanıklık ediyor. Fakat denildiği gibi kaygı duyulan mevzu bir Kürt bölgesi değil, tamamıyla ülkemizin aleyhine olan bir PKK bölgesidir. Bizlerin de yapması gereken; ülkemizde bu çeşit oyunlara izin vermeyip, birlik ve beraberlik içerisinde Türk-Kürt kardeşliğine haince sızan düşmanlara izin vermemektir!
İşte bu noktada Suriye’deki karışıklığı fırsat bilip Kuzey toprakları ele geçirme yolunda olan PKK, birleşme planlarını hedeflemeye çalışmaktadır. Türkiye, Suriye rejimine karşı çıkarken bu konuda stratejik hata yaptı. Suriye Kürtlerinin PKK ile birleşmesi olanağını ellerine verdi. Çünkü olayların bu raddeye varacağını tahmin edemedi, hesaplayamadı. Suriye yanlıları ve muhalifler dişe diş kana kan savaşırken PKK, Kuzey Suriye’yi ele geçirdi. Karışıklıklardan nemalanan Kürtler tek bir kan bile dökmeden o topraklarda yerleşke kurdu.
Bir de buna Barzani’nin Kuzey Irak’ta terörist olarak yetiştirdiği Suriyeliler de eklenince ortaya daha farklı sonuçlar çıktı. Acaba bir Kürt devleti mi kuruluyor sorularını beraberinde getirdi. Kürtlerin Suriye’nin kuzeyine yerleşmeleri Türkiye için bir tehdit oluşturdu. Keza bu bölgede PKK bayrağı dikmeleri bunun en büyük göstergesiydi.
Tabi Kuzey Suriye Kürt toplanması, Kürtlere karşı olunduğundan değil, Suriye’nin kuzeyinde PKK’yla ilgili bir ayaklanmanın ve birleşmenin olmasına karşı olmaktır.İktidar ve yetkilileri bundan kaygı duydukları için açıklama yapma gereği duydular. Böyle bir yapılanmaya asla izin vermeyeceklerini defalarca belirttiler.
Esad’ın da Türkiye planları bir nevi yerine oturmaktadır. Esad rejimi, bu birleşmenin önünü açarak Türkiye için tehdit oluşturdu. Bizim PKK ile uğraşmamız, mücadele vermemiz onun da işine geldi. En son Esad’ın sağ kolu olan subayın Türkiye’ye gelmesi Esad’ı biraz daha hırslandırmıştı. Suriye’deki pozisyon, ülkemizde devam eden Kürt meselesiyle ilgili tartışmalarla etkileşim halinde. Bu sebeple Türkiye sınırındaki Şemdinli’de vatandaşlarımızın içine sızıp kışkırtmaya yönelik hareketler son günlerde iyice arttı. Suriye, çamurunu Türkiye’ye sıçrattı.
Yukarıda Barzani’nin Suriye Kürtlerini terörist olarak yetiştirip bölgeye yollamasından bahsetmiştim tekrar bu konuya, Barzani’nin ikili oynadığına değinmek istiyorum. Barzani’nin tıpkı babası gibi izlediği yol, Türkiye’yi arkadan vurmasıdır. Barzani’nin bir anda PKK’yla iş birliği yapması, PKK’yı desteklemesi Türkiye’yi bir kez daha hayal kırıklığına uğratmıştır.
Özetle; Türkiye birtakım karışıklıklara tanıklık ediyor. Fakat denildiği gibi kaygı duyulan mevzu bir Kürt bölgesi değil, tamamıyla ülkemizin aleyhine olan bir PKK bölgesidir. Bizlerin de yapması gereken; ülkemizde bu çeşit oyunlara izin vermeyip, birlik ve beraberlik içerisinde Türk-Kürt kardeşliğine haince sızan düşmanlara izin vermemektir!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)