10 Nisan 2012 Salı

4+4+4=?

          4+4+4 eğitim sistemi ile ilgili bir süredir cereyan eden tartışmalar hala devam etmektedir. Ben bu eğitim sistemini iyisiyle kötüsüyle bütüncül bir bakış açısıyla ele alıp kararı sizlere bırakmak istiyorum. Öncelikle bu sistemin getirecek olduğu iyi yönlere değinmek isterim. Eğitim süresinin 8 yıldan 12 yıla çıkartılması ülke açısından eğitim seviyesinin artmasına ve bireylerin verimini arttırmaya yönelik olumlu bir sistem olacağını düşünüyorum. Çünkü aile nasıl olsa eğitim 8 yıl diye çocuklarını 8 yıla kadar okutup okuldan alabiliyorlardı. Özellikle küçük yerleşim birimlerinde yaşayan insanlar için hele ki kız çocukların okuması için iyi bir olanak sağlıyor. Yeni bir sevindirici haber de çocuklarını liseye göndermeyen ailelere uygulanacak olan ceza sistemi getirilecek olması. Bu kapsamda sistem, çocukları okutmaya mecbur bir hale getirecek. Ben, eğitimle birlikte toplumun önündeki birçok engel de aşılabilir kanaatindeyim. İşte bu sistem haksız katsayı uygulamalarını kaldıracak, yerine eğitimde fırsat eşitliği sağlayacak. Başka bir yönden daha bakılması gerekirse; bugün insanların din eğitimine sıcak bakmaması ya da bulundukları mezheplerden dolayı din eğitimi görmek istememelerine de bir nevi çözüm üretildi. İslam dininin yanı sıra Yahudilik, Hristiyanlık, Alevilik gibi isteğe bağlı din eğitimi seçebilme imkanını doğuruyor. Bir çeşit din özgürlüğü anlamına gelmektedir. Bu eğitim sisteminin getireceği bir diğer olumlu etki ise öğrencilerin 4 yıllık ilköğretimden sonra, mesleki tercih yapabilmelerinin önünü açacak olmasıdır. Çocukların 4. sınıftan sonra meslek seçme yani onlara meslek seçimlerinde imkan tanıma olanakları artıyor. Çocuk neye eğilimi ve yeteneği varsa ona yöneltilebilecek. Bu konuda şöyle bir tez sunmak istiyorum. Eğitim sisteminden geçen bir genç olarak ilkokul,ortaokul ve lise hayatımız her zaman için matematik ve fen ağırlıklı olarak dayatılmak istendi. Eğitim sistemi bu derslerden ibaret gibi görüldü ya da diğer dersler için de ezbere dayalı bir sistem yürütülmekteydi. Gerek aileler gerekse öğrenciler aynı dallara ağırlık verip herkes aynı mesleği seçme hayalini kuruyordu. Sonucunda da aynı mesleklere yığılmalar meydana geliyordu. Ya da öğrenci, eğitim sisteminin getirdiği düzenle istemediği bölümlerde, mesleklerde olup mutsuz oluyordu. Ben bugün çevremde buna çoğu kez şahit oluyorum. Üniversite öğrencisi eğitiminin yarısında okuduğu bölümün ona göre olmadığını anlayıp eğitimini yarıda bırakıyor ya da mesleği için de aynı şey söz konusu olabiliyor. Aslında bunun önüne geçebileceğini düşünüyorum. Eğer çocuğun güzel sanatlara ilgisi varsa güzel sanatlara yönlendirilebilir neye yeteneği varsa orası için yeni bir kapı açılabilir. Bu açıdan olumlu bir sistem çünkü her aile çocuğunun bir yeteneği varsa bunu bastırıp, engel koyup günümüz popüler mesleklerine yöneltmeyi amaç ediniyordu. Bu da çocuğu ikileme düşürüp mutsuz ve verimsiz bir birey yapıyordu.
          Gelelim tartışmaları getiren negatif yönlerine... Kısa tutarak tek tek olumsuzluklara değinmek istiyorum. Öncelikle şurdan başlamak isterim ki çocuğun okula başlama minimum yaşı 5, maksimum yaşı 6 yaş olmasına... Şimdi 5 yaşındaki bir çocuğun eğitim hayatına başlaması ne kadar verimli olabilir? Çünkü 5 yaşındaki çocukların birçoğu henüz ilkokula gitmeye hazır ya da okuma-yazma becerilerini edinebilecek durumda olmayabilir. Anaokuluna gitmeden ilköğretime başlayacak olan çocuklar; yeterli bilişsel, duygusal, sosyal ve fiziksel gelişimi sağlayamadan ilköğretimde sunulan becerileri edinememe riski var. Ya da erken başlayan eğitim sistemi çocuklarda sıkılma, bunalma ve isteksizlik yaratabilir. Bir diğer olumsuz yöne geçelim, bu eğitim sistemi ile birlikte öğrenci sayısının artması ve sistemdeki bu şişkinlik üniversite kapılarına dek sürer. Şu an bile fazla üniversite olması ve gereğinden fazla mezun verilmesi üniversite mezunlarının işsiz kalmasına neden olmaktadır. Evet bu sistem geliyor ama bu öğrencilere istihdam sağlanabilecek bir ekonomiye ve refaha sahip miyiz bu soruyu da beraberinde getiriyor. Çünkü eskisine oranla eğitime daha fazla bir bütçe ayırmak gerekecek. Gerek derslikler, gerek öğretmenler ve maaşları, gerekse okul araç-gereç masrafları ekonomimizi epeyce bir zorlayacak gibi görünüyor. Başka bir yönden de din eğitimindeki sunulan bu sistem çocuklar arasında ayrım yapmaz mı? Herkes kendi dininden arkadaşlık kurmayı yeğler ve diğer dinler onun gözünde son derece korkutucu bir şeymiş gibi gelebilir. Hatta aileler bile çocuklarının kendi dinlerinden olan çocuklarla arkadaşlık kurmasını isteyebilir. Yani çocuklar arası eşitsizlik ve ayrımcılığı da ortaya çıkarabilir. Bir başka olumsuz yön; 9 yaşındaki bir çocuğun gerekli yeteneklerini ortaya çıkarması açısından acaba yeterli bir yaş mı? Çocuğun belli bir takım yetenekleri daha sonradan da ortaya çıkabilir. Bu sebeple yanlış bir seçimde bulunabilir. Zaten o yaştaki çocuğun özerk bir birey gibi seçme tercihinde bulunması ne kadar doğru olur bu donanıma ne kadar sahip ki seçme imkanı olsun? Bugün 20'li yaşlardaki biz gençler bile hayatımızla ilgili yanlış seçimler de bulunabiliyor, yanlış kararlar alabiliyoruz ki bunu 9 yaşındaki bir çocuğun eline bırakmak dengesizlik yaratabilir. Aile yönlendirecek olsa dahi acaba doğru mu yönlendirecek? Burada çocuğa, pedagoglara ve aileye çok büyük bir iş düşüyor. Ha ayrıca bu tartışmalar sürerken anaokulları ne olacak hiçbir bilgimiz yok. Umarım bu ve benzeri birtakım kafa kurcalayıcı sorulara en kısa zamanda cevap buluruz.
           Evet iyisiyle kötüsüyle nacizane görüşlerimi sizlere sunmaya çalıştım. Her zaman için de tek bir açıdan bakmamayı ve daha geniş düşünmeyi yeğlerim. Bir  yargıya varacaksak dahi kimden ve nereden geldiğine bakmaksızın; topluma ve ülkemize ne gibi katkısı olur diye düşünmeli, bu bakış açısıyla değerlendirmeyi denemeliyiz. İnsanların da tek açıdan bakmamasını ve önyargılarını kırması kanaatindeyim. Şimdi ise karar sizin...

1 yorum:

  1. eğitim yaşına 6 yasında baslanıcak, genc beyin acısından gayet verimli olacagı kanaatindeyim, su zamanki cocukların ne kadarda cin olduklarını gözden kacırmıssınız sanırım.. İHL lerinin istege baglı olması acılmasını dogru bulmuyorum, cunku bircok erde baskıcı dogma fikirler hala devam etmekte, yön sunmadan cok yön verme devam etmektedir.. basarılar

    YanıtlaSil